İBB Lideri ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Türkiye problemlerine dair telaffuzunu aktarmak emeliyle gençlerle bir ortaya geliyor. Birinci toplantıda ‘Devlet ve Demokrasi’nin konuşulacağı ‘Milletin İktidarında Türkiye Konuşmaları’ programında konuşan İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Türkiye’nin farklı yerlerine gitgide en çok gençlerin gözünde bir umut arayışı var, ümitsizlik var. Tabiri caizse limiti dolmuş durumda.
15 Mayıs sabahını daima birlikte kavramlandırmalı, geliştirmeli ve hazır etmeliyiz. Milletin iktidarında Türkiye Konuşmaları ismini verdiğimiz bu toplantılarda da sizlerin farklı mevzularda merakını gidermek istiyoruz. Neden bu seçimlere tarihi seçimler diyoruz? Bu seçimin ülkemiz, devletimiz, her birimiz için manası ne? Oradan bakıyoruz soruna. Bu ittifakın bu seçimde karşı karşıya yarışan bilhassa iki ana ittifak var, Cumhur ve Millet İttifakı’nın pozisyonları ne? Millet İttifakı’nın bu noktada, bu seçimin sonunda nasıl bir Türkiye vadediyor, nasıl bir devlet, nasıl bir demokrasi kurmak istiyor? Bütün bunlar değerli sorular.
“DEVLETİMİZ ŞAHIS DEVLETİNE DÖNÜŞTÜ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletimizi ve demokrasimizi dejenere etti ve rayından çıkarttı. 100 sene evvel kurup, ihtimamla geliştirdiğimiz cumhuriyetimiz, devletimiz birkaç yıl içerisinde anlaşılamaz biçimde bir şahıs devletine dönüştü.
Bir kişi ne istiyorsa, ne diyorsa olduğu ve tam zıddını düşünenlerin cezalandırıldığı bir sisteme dönüştürüldü. Artık devlet ve cumhuriyet değil her mevzuda bir partinin konuşulduğu, parti devleti, parti kurumu, parti takımı üzere hiç de dilek etmediğimiz, 21. yüzyılın ortasına yanlışsız giderken çok enteresan bir sürece gerçek evrildi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle geçen 5 yılın sonunda devlet işleri tarihimizde tabir ettiğim üzere hiç olmadığı kadar şahsileşti ve hatta keyfi uygulamalara dönüştü. Bir anda dün söylediğinin tam aykırısını yapabilen bir konuma evrildi. Devlet işlerinde şahsileşmenin en ağır bedelini de ne yazık ki bu ülkenin 86 milyon insanı ödüyor.
“BÜROKRASİMİZ SARAYDAN BAĞIMSIZ İŞ YAPAMAZ HALE GELDİ”
Başta iktisat idaresi olmak üzere devletimizin kilit noktalarında işinin ehli olmayanların geldiği bir sistem ne yazık ki bize hükmeder oldu. Bürokrasimiz saraydan ve cumhurbaşkanından bağımsız iş yapamaz hale geldi. Tek bir kişinin iki dudağı ortasına sıkışan bir devlet. Ne sistem kaldı ne kural.
Mahkemeler siyasetin buyruğuna girdi. Siyaset ne istiyorsa mahkemeler o kararı verir durumda. Şayet yargıda çok değerli bir karar bekleniyorsa herkes dönüp saraya bakıyor sanki oradan nasıl bir talimat gelecek diye. Bunlar aleni sokakta konuşulur oldu. Hatta mahkemelerin koridorlarında konuşulur oldu. 100 yıldır hukukun üstünlüğünü sağlayacağız diye uğraş ederken üstünlerin hukuku ülkeye hükümran oldu.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ORTADAN KALDIRILDI”
Demokrasilerin olmazsa olmazı kabul edilen söz özgürlüğü ortadan kaldırıldı ve endişe iklimi ortalığı sardı. Medyanın baskı altına alınmış olması. Gazetecilerin sıklıkla mahpusa atıldığı bir ortamın varlığı, iktidara muhalif bir vatandaş varsa fikirlerini paylaşmaktan korkar hale geldi. Memleket bir öteki tehditle de karşı karşıya, sonu gelmeyen bir kutuplaşmayla karşı karşıyayız. Şu inançta bu inançta. Benim en çok canımı yakan şey.
Türkiye’nin farklı bir yöresinde kinci bir gözle bana baktığını hissediyorum. Neden bana bu türlü bakıyor? Beni dinlediğinden değil anlattıklarımdan değil. Benim hakkımda öbür birinin ona anlattıklarından ötürü bana o denli bakıyor.
Keşke iki ittifak, demokratik nizam içerisinde daha iyiyi yakalama uğraşı verebilseydi. Ne yazık ki Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devletin neredeyse bütün makamları işinin ehli olmayanlara teslim edildi. Devlette vazife alabilmenin temel ölçütü liyakat ve ehliyet değil açıkçası saraya ve Sayın Cumhurbaşkanına sadakat oldu.
“GENÇLER BU TOPRAKLARI TERK ETMEK İSTİYOR”
Akranlarınız her geçen gün bu kentte, bu ülkede görüyorum umudunu yitiriyor. Pek çoğunuz elinize fırsat geçtiğinde bu toprakları terk etmek istediğini söylüyor. Bu duruma süratle son vermek zorundayız. Millet İttifakı tüm bu sıkıntıların tahlili için yola çıktı. Umudunuzu kaybetmemenizi istiyoruz. Ülkenin farklı siyasi anlayışlarından gelen partiler Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde ve birleştirici vizyonuyla yan yana geldi. Bu sayede cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır ve kıymetli adımların atıldığı bir yıl olması fırsatını daima birlikte yaşıyoruz. Bunun özgün bir halini 2019 seçimlerinde İstanbul’da yaşayan bir şahısım. Bir kentin demokratik bir biçimde nasıl yönetileceği konusunda iş birliği yapıldığında, bir kazanımın nasıl elde edeceğini ben yaşadım.
“15 MAYIS’TAN İTİBAREN ADALET SİSTEMİNİ SÜRATLE TOPARLAYACAĞIZ”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin neden olduğu şahsî ve keyfi yönetimden en fazla ziyan gören adalet sistemimiz ve yargı kurumumuz oldu. Aranızda hukukçular var. Bu sürecin ziyanını gören beşerler var, tanıyorum. Ben de onlardan birisi olmaya namzet birisiyim. Her an kapımda gezen adaletsizlikle çaba ediyorum. 15 Mayıs’tan itibaren adalet sistemini de süratle toparlayacak, yargının tekrar bağımsız ve tarafsız olmasını sağlayacağız. Adalet yoksa gerisi boş. Bir siyasi görüşün savcı yahut hakimi üzere davranan adalet mensuplarını asla beğenilen görmeyeceğiz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Meclis’in fonksiyonunu ortadan kaldırırken, iktidar da medyanın büyük kısmının denetimini ele aldı. Üstelik devlet bankalarından alınan ve birden fazla da ne yazık ki geri ödenmeyen kredilerle bu ülkenin sağlıklı diye tanım ettiğimiz ve yıllar yılı yaşa sahip olan saygın medya kuruluşları eşe dosta bağlanır hale geldi. Medyanın denetim edilemeyen kısmı ekonomik olarak baskı altında ya da yargı eliyle terbiye edilmek istenen bir hale dönüştü. Biz medyayı da özgürleştireceğiz.
Bu seçimde bu ülkeyi kimlerin yöneteceğine değil, nasıl yönetileceğine karar verme basamağındasınız. Kimlerin yöneteceğine değil, nasıl yönetileceğine karar vereceksiniz. Bu öteki bir seçim. O yüzden bu seçim olağan bir seçim değildir. Bu bir rejim değişikliği seçimidir. Çok önemsemelisiniz. Beni dinleyen 20’li yaşlardaki genç arkadaşlarımın ömürlerinin kalan kısmını etkileyecek bir tercihin arifesindesiniz.
Rejimi değiştirene kadar dinlenmek yok. Gücüm oradan geliyor. Sizde de tıpkı güç olduğunu hissedebiliyorum.