Birgün gazetesi müellifi Yaşar Aydın, cemaat sonrası AKP ile yeni ittifakın aktörlerini buluşturan kilit isimlerin bugünlerde bir bir ortaya çıktığını yazdı. Aydın bugünkü köşesinde, “Doğu Perinçek, Levent Göktaş, Mehmet Ağar, Erol Evcil, Cübbeli Ahmet, Metin Külünk, Ethem Sancak bu liste uzayıp gidebilir. Bu isimlerin hiçbiri yabancı değil. Hepsi siyaset dünyasının içinde, hatta ortasında yer alıyor. Bu isimlerin bir diğer özelliği daha var. Hepsi AKP-MHP iktidarının, Cumhur İttifakı’nın direkt ya da dolaylı ortağı durumunda. Kimileri iktidarın 20 yıllık serüveninde yer alırken değerli kısmı 2015’in çabucak öncesi ya da sonrasında sürecin modülü olmuş durumda” sözlerini kullandı.
“Gemi her taraftan su alıyor kaptan!” başlıklı yazısında Aydın, “Bilindiği üzere 2002 Kasım ayından 2012 Şubat ayına kadar AKP ve Gülen Cemaati neredeyse sıkıntısız bir koalisyon süreci işletti. Erdoğan’ın cemaate dair “Ne istedilerse verdik” dediği bir 10 yıllık periyottan bahsediyoruz. Daha sonra darbe teşebbüsüne kadar uzayacak hengameyi ne vakit ve kimin başlattığına dair net bilgiler yok. Fakat tansiyonun süratle tırmandığı tarih aralıkları bilinebiliyor” dedi.
Aydın yazısının devamında şunları kaydetti:
“Mart 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı ve o savaştan yaklaşık 10 ay sonra gündeme gelen Kürt meselesine ait tahlil sürecinin iki kıymetli kavşak olduğu bugünden daha net görülüyor. Gerçekten iktidarla cemaat ortasında yaşanan hengamenin birinci işaret fişeği de bu sıkıntıdan kaynaklı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın soruşturulmak istenmesi olmuştu. Tarih Şubat 2012’ydi. Fidan fakat Erdoğan’ın müdafaa zırhıyla süreçten kurtulabildi. İktidarın dershanelere yönelik adımı tansiyonu daha da tırmandırmış ve süreci geri dönülmez noktaya getirmişti. Ne farklı tesadüf ki Süleyman Soylu’nun AKP’ye katılması da bu tarihlere rastlar. Anlaşılan o ki cemaatten boşalan ve boşalacak yerler için yeni ortaklar devreye girmişti. 7 Haziran sonrası siyasi şemsiyesini bulan ittifak, 15 Temmuz’la birlikte gayri resmi iştiraklerle son formunu aldı.
CEPHE TANIMLANAMAZ
Oluşan cephenin net bir siyasi duruşu olduğunu söylemek mümkün değil. Emekli generallerden, Doğu Perinçek’e, Levent Göktaş’tan Alaattin Çakıcı’ya, MHP’den İskenderpaşa Cemaatine kadar ve daha diğerlerinin da olduğu hayli karışık bir bileşenden oluşan büyük bir koalisyondan bahsetmek mümkün. Farklı münasebetlerle Erdoğan’ın liderliğini kabullenerek süreci yönettiler. Bu koalisyon 1 Kasım 2015, 16 Nisan 2017 ve 24 Haziran 2018 seçimlerini birçok farklı yol, formül kullanarak kazanmayı bildi. Lakin sonrası çok istedikleri üzere gitmedi. Toplumsal muhalefetin dirayeti, Erdoğan’ın maharetsiz ve güvenilmez idaresiyle memleketler arası konjonktür birleşince iktidar günbegün eridi. Bu erime ve tercihlerden ötürü iç arbedeler da başladı. 31 Mart 219 tarihinde yapılan lokal seçimler bu erimenin siyaseten tasdiki olurken tıpkı vakitte ittifakın çözülme sürecini de hızlandırdı.
Önce emekli askerler akabinde mafyanın bir kısmı ayrılırken kalan kısım gidenlere savaş açtı (Sedat Peker olayı ve emekli generallerin yargılanması). Bu durum paydaşlığın en kirli taraflarının de deşifre olmasını sağladı.
İktidardan kopanları hepimiz biliyoruz. Kalanlar ise misafirliğin sonuna geldiklerinin farkında ve halk ağzıyla söylersek “yol yapıyorlar”.
ERDOĞAN SONRASI
Cemaat sonrası AKP ile yeni ittifakın aktörlerini buluşturan kilit isimler bugün bir bir ortaya çıkıyor. Eski Türkiye’nin de aktörleri olan Levent Göktaş, Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar üzere her devir kriminal olaylarla anılanların yanı sıra Cübbeli Ahmet’in de içinde olduğu birçok Nakşi kolu, Perinçek üzere siyasetçiler ve olmazsa olmaz olan iş dünyasının figürleri peşi sıra tam anlaşılmayan açıklamalarla gündeme geliyorlar. Erdoğan eleştirilmese de uygulamaları ve etrafındaki isimleri maksada konuyorlar.
Her sıkıntı farklı hengameleri ve tansiyonları ortaya çıkarıyor. KPSS skandalını bile AKP ile MHP ortasında hengame olarak da yorumlayanların sayısı az değil.
Bu açıklamalar ve gelişmeler bize şunu söylüyor, son 6-7 yıl içinde farklı tarihlerde farklı münasebetlerle bindikleri ve bir rejime dönüşen tren, uçuruma gerçek giderken vagonları terk etmeye hazırlanıyorlar.
REJİM ÇÖKÜYOR
Tek adam rejiminin mimarları ve hata ortaklarının bir kısmı Erdoğan’ı terk etmeye hazırlanıyor. Perinçek de bunlardan biri. Küçük bir yapının ayrılmasının iktidara tesirinin çok olmayacağı düşünülebilir. Lakin unutulmasın ki Perinçek, Cübbeli, Levent Göktaş, tıpkı vakitte AKP ile eski Türkiye iştirakini sağlayan kıymetli zincirlerden bir kaçı. Kurulan bu bağ sayesinde rejim inşa edilebildi. Artık zincir kopuyor. Parti içi çatışmanın bu kadar ağır olduğu, motivasyonun olmadığı aşağıya hakikat giden bir parti için bu kopmalar çok hayati. Sırada MHP var. Çözülme bu süratle devam ederse AKP için seçimi görmek bile muvaffakiyet olabilir.”